Friday, March 30, 2007

Tahinli Minik Kekler


Bu aralar tum keklerimi kagitli kek seklinde yapiyorum.Nilufer hanimin tahinli kekinide muffin kalibimda kagit kaliplarda yaptim, hem kalibi yaglama, kaliba yapisma sikintisi olmuyor, kesmek gerekmiyor, servisi daha kolay ve daha sik... hemde hepsini farkli farkli istedigim gibi susleyebiliyorum. Biz cok begendik, eger tahini sevenlerdenseniz deneyin derim. ben yarim olcu yaptim ve yaklasik 16 tane kagitli kekim oldu. Tarifi Nilufer Hanimin blogundan alabilirsiniz.
Benim yaptigim olcu ise soyle:
2 adet yumurta
1 su bardağı toz şeker
yarim su bardağı yoğurt
yarim su bardağı sıvıyağ
1 paket kabartma tozu
2 su bardağı un
8 yemek kaşığı tahin (yarısı üzeri için)
2 yemek kaşığı toz şeker (üzerine)
Ceviz kırığı (üzerine)

Un daha az alabilir arkadaslar, yumurtanin buyuklugune ve tahin koydugunuz kasigin olcusune gore degisiyor cunku.Birde ben kekin icine de rondodan gecirdigim yarim bardak kadar ceviz icini ilave ettim. Deneyecek arkadaslara simdiden afiyet olsun...

Thursday, March 29, 2007

MEVLID KANDILINIZ MUBAREK OLSUN


Arkadaslar hepinizin MevlidKandili mubarek olsun. Peygamberimizin dunyaya geldikleri bircok mucizelerin gerceklestigi bu mubarek gece de birbirimizi sikintidaki savasta bomba alinda sogukta, korku icinde aclikta hastalikta olna tum kardeslerimizi duamizdan unutmayalim...


Allah'ın kahraman arslanı Hz. Ali radiyallahu anh ve kerremallahu vecheh'den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz s.a.s. buyurmuşlar ki:
"Çocuklarınızı şu üç esas üzere terbiye edip yetiştiriniz:
Ben Peygamberinize muhabbet beslemek;
Benim Ehl-i Beyt'ime muhabbet beslemek;
Kur'an-ı kerim okumak;
çünkü Kur'an'a sahip olanlar, onu ezbere bilenler, ahkamına aşina olanlar, başka hiçbir sığınak ve gölgenin olmadığı (ve güneşin halkın başına bir mil kadar yaklaştırılacağı) mahşer gününde, enbiya ve asfiya ile (yani peygamberler ve sufi, veli, makbul kullar ile) beraber Arş-ı A'la'nın gölgesinde izzet ve ikramda olacaklar."

Demek ki bütün ailemiz fertlerine ve özellikle de çocuklarımıza, Peygamber Efendimizin eşsiz değerini ve büyüklüğünü anlatıp, onların gönüllerinde peygamber aşkını ş(lelerini tutuşturmak, biz anne ve babalar için, çok önemli ve ilahi bir görev oluyor.

Mevlid kandili ise bu iş için paha biçilmez bir imkan ve fırsattır. O halde evimizi o gece için bayram günü gibi temizleyip bezemeli; en güzel ve pak elbiselerimizi giyinmeli, en cici takkeleri, işlemeli namaz başörtülerini, alımlı ve sevimli tesbihleri, süslü seccadeleri bu vesile ile kız ve erkek çocuklarımıza hediye etmeli; sokağımızı süpürüp düzenlemeli, fakerlere sadakalar vermeli, komşulara ikramlarda bulunmalı, tebrikleşmeli; o gece yatsı namazına çoluk çocuk sevinçle camilere gitmeli; oralardaki programları vaazları can kulağı ile dinlemeli; Kur'an'lar ilahiler okumalı, tesbihler çekmeli, zikirler, ibadetler etmeli, çokca selatü selamlar ile geceyi imar ve ihya eylemeliyiz.

Bütün bunların üstüne bastıra bastıra, önem vererek, zevk ve şevkle, seve sevine yayalım, taki bu gece, çocuklar dan büyüklere, aileden çevreye kadar herkeste unutulmaz tatlı hatıralar, derin köklü imajlar olarak kalsın; yaşanan o kutlu ve mutlu anlar, o nurlu ve sevinçli duygular, gönülde, dimağda yerleşsin; Peygamber Efendimize daha bir şevkle bağlanılsın; sünnet-i seniyyesi iyice tanınsın, yaşasın, başlara tac yaşamımıza minhac olsun.
Sevgili aile reisleri! O günü asla sönük geçirmeyin, akşama eve kucaklarınız dolu dolu gelin, evinizi, sofranızı, çiçekler, meyveler ve tatlılarla kandil simitleriyle şenlendiriniz. Çünkü bilirsiniz ki bilhassa çocuklar için sevginin yolu boğazlardan ve mideden geçmektedir. Bilin ki onları sevindirmenin sevabı çok yüksektir. Nitekim sahhi-i Müslim de rivayet edilen şu hadis-i şerif, aile için yapılan mesrafların üstün değerini belirtmek bakımından ne kadar önemli ve anlamlı bir belgedir.
"Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
Allah yolunda (cihada) harcadığın bir dinar (yani altın) para; köle azad olması için verdiğin bir dinar, yoksula sadaka olarak verdiğin bir dinar ve nihayet, Allah için sarf ettiğin bir dinar... Burların sevap bakımından en büyük ve en yükseği ailene sarf ettiğin dinardır."

Ben de buradan hepinizin ve tüm diğer dostların mevlid kandilini bütün kalbimle kutlar; dualarımı sunar; kısacası Peygamber Efendimizin has ümmetleri arasına katılmanızı, gün gibi gül yüzünü rüyalarda doya doya görmenizi, has bahçesine daha dünyada girmeniz, ahirette de cennet-i alada O'nunla ailece komşu olmanızı Cenab-ı Hak'tan niyaz eylerim.

Pror. Dr. M. Es'ad Cosan Rh.
Resim Utah'taki guzel camimiz, Khadeeja(Hatice) Mosque


Monday, March 26, 2007

Pazar Kahvaltisi


Cumartesi gunu kahvaltiya yaptigim boreklerin tarifini bir daha yapinca yazarim, cunku fotograf cekmeye firsat olmadan sicak sicak hepsi bitti :) Pazar gunu evde ekmek kalmadigi icin kahvaltiya pogaca yapayim dedim. Benim bir huyumda bir hamur yaptim mi ondan bir kac cesit cikarmam lazim, Hamurla gerek pogaca gerek kurabiye olsun cok seviyorum. Kizim biraz buyusun su oyun hamurlarindan alip kizimla beraber oynarim heralde. Aslinda bir firsatta da su seker hamuruyla suslemeyi de deneyecegim ama ttasinma isi bittikten sonra olur heralde. Klasik pogaca tarifimi yaptim ama iclerini farkli kullandim. Pogaca tarifimi de kisaca soylemek istersem, 1 br.sut, 1 br. su, 1 br. siviyag , 1 yumurtanin beyazi (sarisi ustune) 1 kasik (eger benim gibi cok seviyorsaniz) corekotu hamurun icine (ayrica ustunede serpiyorum), yarim cay br. seker, 1 yemek ks. tuz, 2 yemek ks. kuru maya. Makinenin varsa zaten hamur hemen hazir oluyor. Ben hamur programini hicbir zaman sonuna kadar beklemiyorum, hamur guzel oldugu zaman makine ilk dinlenmeye gectiginde makineyi kapatiyorum, 10-15 dk. bekleyip hamuru aliyorum, zaten tepside de kabariyorlar.

Ben zeytin ezmeli, sucuklu, kiymali ve tahinli-cevizli olmak uzere bir hamurdan 4 cesit yaptim. Hepsi de cok guzeldi. Zeytin ezmesini kendim rondoda hazirladim, tam pure gibi olmadi. Galiba benim rondo iyi olmadigi icin. Hazir satilan dilim zeytinden dort bes dolu kasik, yarim sogan, 1-2 dis sarimsak, biraz zeytinyagi ve kekik, kirmizi biber, vs. istedigim baharatlari ekleyip rondoda iyice pure olana kadar karistirdim. Hamurdan kucuk bir yumurta kadar parcayi elimde dikdortgen acip ezmeyi surdum, rulo yapip, elimle hafif uzatip, hamuru bagladim. Siz istediginiz sekli verebilirsiniz. Biraz sucuk rendeleyip normal pogaca seklinde yuvarlak yaptim. Kalan hamuruda ceviz ve cok az tahinle zeytinli usuldeki gibi yaptim.
Bu arada pogacalar piserken kalan sogan, birkac dis sarimsak, 3-4 kasik biber salcasi, biraz maydonoz, nar eksisi, sumak, kekik, kirmizi biber karabiber, biraz zeytinyagini da rondoya atip kahvaltilik acili surme yaptim. Hem pratik, hem lezzetli oldu.

Cikolatali Muffin (sanki hazir kek)


Onumuzdeki haftalar benim icin baya yogun olacak. Ikinci kez ev sahibimizin bizi evden cikarmasi nedeniyle tekrar ev aramaya basladik. Bir evde bir seneden fazla oturmak nasip olmadi. Bakalim ucuncu evimiz insallah cok daha guzel ve ferah olur. Tabii Hem kizimla ilgilenmek hem evi toparlamak kolay olmayacak. Iyi ki bu tarz isleri seviyorum yoksa cok sikici olurdu. Ev gezmeyi de sevdigim icin su an benim icin aslinda cok zevkli bir ugras oluyor :) Bazilari benim halime gulebilir ama sizlanip kendimi sitrese sokmaktan daha iyidir eminim.

Bu arada birkac tarif de denedim. Haftasonu kahvaltilari en sevdigim ogunler arsinda.Kahvalti icin ozel degisik seyler hazirlamak cok hosuma gidiyor. Cumartesi tarifini verecegim Keki ve de turk yufkasindan esimin cok begendigi bir borek yaptim.

Ben bu keki cok begendim. Ayni burada satilan agizda eriyen kakaolu hazir kekler gibi oldu. Tabii her zaman ki gibi tarife sadik kalmadim. Siz istediginiz gibi deneyebilirsiniz.Malzemeler soyle:

1 bucuk cay br. sut
1 bucuk cay br. yogurt
1 yumurta
1 cay br. sivi yag
2 bucuk su br. un
2 yemek ks. kakao
1 kabartma tozu
1 vanilya
1 silme tatli ks. karbonat
1 br. damla cikolata

Once sivilari, sut, yogurt, yumurta,vanilya ve sivi yagi guzelce karistiriyoruz. Ayri yerde unu,kakaoyu, kabartma tozu ve karbonati kasikla iyice karistiriyoruz. Sonra iki karisimi birlestirip cirpiyoruz. Damla cikolatalari ve istege bagli ceviz yada findigi da ilave edip muffin kaliplarina paylastiriyoruz. 170 C firinda 25-30 dk. kadar pisiriyoruz.

Asil tarifte siviyag yerine yarim margarin vardi, ama ben bir margarin dusmani olarak eve hic almiyorum zaten. Ve keklerin siviyagla daha lezzetli oldugunu dusunuyorum. kek soguyunca kati yag icinde donuyor ve keke katilik veriyor. En onemlisi de sagligimiz icin...

Iste bu kadar arkadaslar ben uzerine ceviz serptim, bi kismina da butun findiklar koydum. Ikiside cok guzeldi. Bir gun dinlenince daha da guzel olmustu. Bir de unutmadan ben unu iki bardak koydum. Belki bu sebeple muffin gibi kabarmadi. Ben cok kabarmasini istiyordum. Hazir satilan kabarik kabarik muffinleri yapana kadar denemeye devam edecegim.


Wednesday, March 21, 2007

Uc salata: Brokoli salatasi, marul salatasi ve piyaz.


Hazir baslamisken devam edeyim :) Sirada cok severek ve cok sik yaptigim bir zeytinyagli salata tarifi var. Zeytinyagli brokoli tarifini cogu arkadas biliyordur belki, ama bilmeyenler icin paylasma istedim. Brokolinin faydalarini ozellikle de kansere karsi cok iyi bir yesil sebze oldugunu hatirlatmak isterim. Ben vitamini kaybolmasin diye tencereye yikayip dogradigim brokolileri alip cok az 2-3 parmak kadar su koyup tuz atiyorum ve ocagin altini yuksek ateste aciyorum, kaynayinca orta ateste 5 dk. kadar haslayip altini kapatiyorum. Tencerenin kapagini piserken usttekilerinde buharla pismesi icin kapali yada cok az acik tutuyorum. Bir kasede zeytinyagi, bol sarimsak, limonsuyu ve brokolinin dibinde kalan suyunu guzelce karistirip uzerlerine kasikla gezdiriyorum, tuzu az ise sosa tuz da ilave ediyorum. Cok hafif saglikli ve lezzetli bir tarif, tavsiye ederim arkadaslar.

Ikinci salatayi yazmama gerek yok sanirim klasik marul salatasi... Uzerine karisik yesillik dogradim, havuc, avokado ve turp dogradim, misir serptim, ve zeytinyagi, tuz, limon suyu ve sirke ile tatlandirdim. Eger varsa bazen dilim zeytin, ve mor marul da koyuyorum. Neredeyse her aksam cok severek yedigimiz salatamiz.

Digeride gene cok bilinen bir salata, piyaz... Ben fazla yapmiyorum nedense. Ama cok severim. Bu salatalari aksam yemege gelecek misafirlerim icin hazirlamistim. Mercimek corbasi, firinda kofteli patates ve havuclu cevizli pilav esliginde yedik. Misafirlerimiz Amerikali oldugu icin ne yapacagima karar vermek zor oldu, en iyisi daha once denedigim ve seveceklerini umdugum tarifleri yapayim dedim. Iyi bir aksam yemegi ve komsularimizla daha yakindan tanisma firsati oldu. Simdilik bu kadar arkadaslar.Tatli kizim bu kadar izin verdi artik yeter diyemese de ben miziklamalarindan anliyorum..

gorusmek uzere..

EZOGELIN CORBASI

Mercimegi ailecek cok seviyoruz, ben de her cesit yaparim evde. Ozellikle mercimek ete yakin besin degerine sahip cok kiymetli bir besin. Boy uzattigini da yeni ogrendim. Bizden gecti artik :) ama cocuklariniz icin bol mercimek corbasini cok besleyici ve boy uzatan lezzetli bir ogun olarak degerlendirebilirsiniz.
Ezogelin tarifim ise annemden aldigim bir tarif, annecigimin ki kadar lezzetli gelmese de...

Tarifine gelince Duduklu tenceremize siviyag koyup bir sogani hafif kavurdum ve 1 kasik biber salcasi ilede biraz cevirdikten sonra 1 cay br. bulgur ve 1 cay br. kirmizi mercimegi ilave ettim, hepsin soyle bir karistirip, 1 tatli ks. kimyon koydum, yeteri kadar su ilave edip dudukluyu kapadim. Duduklu ses cikarmaya baslayinca altini kisip ustunu indirdim ve 15 dk. kadar pisirip altini kapadim. daha sonra blendirda iyice ezdim. Bol nane 2 dolu yemek kasigi kadar, ve 1 tatli ks. kadar da pulbiber koydum. (Ben kurutulmus maydonozda koyuyorum, amerika'da olan arkadaslar bilirler, burada maydonoz da kurutulmuz ve ogutulmus olarak satiliyor) Tuzunu attim ve 1 su br. kadar telsehriyeyi ilave edip altini actim ve dibi tutmasin diye sik sik karistirdim, kaynayinca altini biraz kisip sehriyeler pisene kadar ara ara karistirmaya devam ettim, bu arada tuzunu da koydum. Katilastikca kaynar su ilave ettim, iste corbamiz hazir...

ELMALI KAFES TART VE TAHINLI SARMA

Artik bu kadar tatil yeter diyorum kendi kendime. Bayadir tarif ekleyemedim. Simdi bos gecen gunlerin acisini cikaracagim. Kizimin iyice hareketlenmesi, ve islerin yogunlugu sebebiyle zamanin nasil gectigini anlayamiyorum bazen.

Dun bloga da degisik birseyler koymak amaciyla tart yapmaya karar verdim, once turta tart ve payin arasindaki farki ogrenmeye calistim. Turta kek gibi oluyor anladigim kadariyla ama tart ve pay olunda kurabiye hamuru gibi oluyor. Elmali tatlari cok sevdigim icin elmali tart denedim. Biz cok begendik, ama ben daha citir olmasini istiyordum, benim hamurum yumusak oldu.Bir dahakine hamuru citir bir tarif bulup deneyecegim. Hamuru yumusak seviyorsaniz deneyebilirsiniz. Tarifi de cok kolay:

Hamuru icin, 1 fincan kati yag, 1 fincan yogurt ve 1 fincan sut, 1 yumurta,1 cay br. pudra sekeri, kabartma tozu ve vanilyayi guzelce yogurup hamur yapiyoruz.

Ekmek makinaniz varsa onda yapabilirsiniz, bir arkadasimdan ogrendigim bu kolaylik sayesinde elimde yogurmama hic gerek kalmadi.

Hamurumuzu merdaneyle incecik acip tart kalibimiza yerlestirip kenarlarini kesiyoruz. Harc olarakta iki elmayi kabuguyla rendeleyip 2-3 kasik dolusu seker, tarsin ve bicakla irice kesilmis cevizleri karistirip hamurun uzerine yayiyoruz. kalan hamurdan tekrar merdaneyle acip bicakla seritler kesip uzerine diziyoruz. Firinimizda uzeri hafif pembemsi olana kadar pisiriyoruz, soguyunca uzerine tarcin ve pudra sekeri karisimi serpebilirsiniz.

Benim hamurumdan baya bir artti bende biraziyla klasik elmali kurabiye yaptim. Kalan hamurla da bugun tahinli sarma yaptim arkadaslar :) Bir hamurdan uc cesit oldu yani. 1 fincan Tahin 1-2 kasik pekmez (pekmez yerine sekerde olur), ve rondodan gecirdigim bolca cevizi karistirdim. Ama cevizi karistirmamak daha iyi olur bence. Hamura surmeyi zorlastiriyor. Tahinli karisimi surup uzerine ceviz serpmek daha kolay olabilir. Sonra hamurumu incecik actim, harctan surup kalinca bir rulo yaptim, kesmesi kolay olsun diye hafif sertlesene dek buzlukta beklettim, bicakla bir parmaktan daha ince olacak sekilde dilimleyip tepsiye dizdim, ve hafif kizarana kadar pisirdim. Bu da cok guzel oldu. Oglen firinda ciktiginda ilik ilik cok guzel gitti.

Monday, March 19, 2007

Namazda askerleri örten bulutlar!



Namazda askerleri örten bulutlar!

İlahi yardım askerlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmadı. Bedir’den, Huneyn’e Çanakkale’den Sakarya’ya, oradan Kore’ye kadar birçok sıradışı olay yaşanmıştır.
İlahi yardım müslüman askerlerimizi hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır. Bedir’den, Huneyn’e Çanakkale’den Sakarya’ya, oradan Kore’ye kadar birçok sıradışı olay yaşanmıştır.Çanakkale savaşının en çok konuşulan ve Allah’ın (cc) bizlere yardımını açıkça ortaya koyan önemli bir olay da bulutların namaz kılan askerlerimizi örtmesidir. Savaşın başlamasından bitimine kadar meydana gelen birçok olay nedeniyle yabancılar dahi bunu tasdik etmiştir.

1915 yılının Temmuz ayı ile Ağustos ayları arası Ramazan’dır ve Mehmetçik oruçlarını aksatmadan tutmuş, mücadelesine devam etmiştir. Bayram yaklaşırken akıllara şu soru gelir: “Acaba bayram namazı nasıl kılınacak? Toplu halde kılınan bir namaz savaş durumunda uygun olacak mı? Acaba kılamayacak mıyız?” Bütün bu endişeleri yaşayan bir gazimiz neticeyi şöyle anlatıyor: “Gelibolu’da oturmakta idim. Çanakkale’de 9. Tümen teşekkül edince gönüllü olarak kıtaya kaydoldum. Savaş ilerledikçe din görevlilerinin yerleri de belirsiz olmuştu. Bizim gibi gençler -o zaman 28 yaşındaydım- savaşın içinde görev yaparken, yaşlılar Sargıyeri ve hastanelerde görev ifa ediyorlardı. Ben, Seddülbahir Cephesi’nden savaş bitinceye kadar hiç ayrılmadım. Miladî 1915 yılında Ramazan, 13 Temmuz Salı günü başlamış. 11 Ağustos Çarşamba günü bitiyordu. Arife günü idi cephe kumandanı Vehip Paşa beni çağırdı.

“Hafız, askerin bir talebi var. Yarın Ramazan Bayramı, sabahleyin hep beraber bayram namazı kılmak istiyorlar. Eratın toplu bir halde bulunmaları tehlikeli ve düşman için bulunmaz bir fırsattır. Tekliflerini kabul etmedim. Sen de, münasip bir lisan ile anlatırsın!” dedi. Paşanın yanından ayrılmıştım ki, zamanın ulularından gözü gönlü Hak adına bağlanmış arif, zarif bir zat çıktı karşıma. Bilgide kimse onunla yarışamazdı. Develer yükü okumuştu. Sohbette onu dinleyenler yangın içinde olsalar sohbetini bırakıp ateşten kaçamazlardı. Bu zat o gün orada idi. Bana dedi ki: “Sakın ola ki erata bir şey söyleme, gün ola, hayır ola! Allah ne derse o, olur!”

12 Ağustos 1915 Perşembe günü Ramazan Bayramı’nın sabahı erken kalktım. Müslüman Türk askerleri, bayram namazını mutlaka eda edeceklerdi. .. Aynı göle dökülen sular gibi; Allah sevgisinde birleşen yüzlerce asker de ayakta idi. Hak katında birlikte secdeye varacaklardı. Hep beraber başımızı göğe kaldırdık; hevenk hevenk beyaz bulutlar göründü. Biraz sonra da bu bulutlar yere çöktü. Herkes “Allahü Ekber!” deyip yüzlerini toprağa sürdü. Hepimizin içinde ince bir huzur çiçeklenmiş ve Yüce Allah bizi bulutlar arasında görünmez hale getirmişti. Bu ulu kişi askerin karşısında baş kesti; sonra o derin, o tatlı ve yanık sesiyle, Hazreti Kur’ân’dan “Fetih Sûresi’nin 1’den 9. ayetine kadar okudu. Sonra iki rekat bayram namazı eda edildi. Namaz bitiminde, yüzlerce asker hep birden, “La ilahe İllallah Muhammedün Resûlullah” sözlerini devamlı tekrarlıyorlardı . Askerin betleri benizleri kül gibi olmuş, kimsenin yüreğinde dur durak kalmamıştı. Bu duruma taş olsa dayanamazdı. Görenler mi, söyleyenler mi dayanacak?

“Allah! Allah!” diyen kendinden geçiyor, sanki birlikte göklerde uçmak istiyorlardı. Allah ile bir bütün olmanın ilahi ahengi içinde varlıklarından, benliklerinden soyunmuşlar, kendilerinden geçmişlerdi. Zığındere’nin susuz yatağında, bir alçalıp bir yükselen ‘’La ilahe İllallah” sesleri, insanın kalbini kah varlığın sonsuz ufuklarında koşturuyor, kah yokluğun takat getirilmez güzelliğinde dinlendiriyordu. Hak’tan başka Hak yoktu. Tekrarlanan hep buydu...

Sonra, kısa bir sessizlik oldu ve arkasından düşman siperlerinden yükselen, “Allahü Ekber, Allahü Ekber!” sesleri bir uğultu şeklinde bize kadar perde perde geldi.. Daha sonraki günlerde öğrendik ki, İngiliz sömürgesinin Müslüman askerleri; Müslüman Türk askeri karşısında savaştıklarını duyunca isyan etmişler ve derhal geriye alınıp, cepheden uzaklaştırılmışlardı .

12 Ağustos 1915 tarihinden sonra, Seddülbahir cephesinde durum oldukça sakinleşirken, Anafartalar cephesinde ise; kan gövdeyi götürmekteydi. Evladım, bu bulutları yere indirip sis halinde bize gösterilmesi ancak Hazreti Allah’ın emriyle, dört büyük melekten biri olan Mikail Aleyhisselâm tarafından yerine getirilmiştir. Bu olay, Ulu Allah’ın (cc) büyük bir mucizesidir.” (M.İhsan Gençcan, Ç. S. ve Menkıbeler, İst.1998 s. 75)

http://www.youtube.com/watch?v=23gz433JR-4

18 Mart Çanakkale destanı…


Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya,
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar,
O rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer. Mehmet Akif Ersoy

Ecdadımızın en gencinden en yaşlısına kadar vatanı ve namusu için gözünü kırpmadan canını feda ettiği bir gün...

Dünyanın en donanımlı ordularına karşı imanın zafer kazandığı bir gün...

Vatan toprağını çiğnetmemek, Kur’an-ı ve al sancağı yere düşürmemek için 250 binden fazla şehit verdiğimiz bir gün...

18 Mart Çanakkale destanı…

Tarihe “Çanakkale geçilmez” ibaresinin altın harflerle yazıldığı Çanakkale destanının 92. yıldönümu.

Çanakkale bir destan...
Hem de kanla yazılan destan...

Milletimizin oluşturduğu Çanakkale harikasını inceleyenler, orada nice insanlık ve kahramanlık olayına şahit olurlar. Kalbi rikkate getiren, gözleri yaşartan, insanı duygulandıran pek çok olaya...

Mehmetçik Çanakkale'de yalnız düşmanla çarpışmadı. Nice yokluk ve sıkıntılarla da mücadele etti. Peki, bu kadar büyük fedakârlığın amacı neydi?

Mehmet Akif'in ifadesiyle, "Bir hilâl uğruna..." ülkeye düşman ayak basmasın, namuslar kirlenmesin, diye...Bu iman ve cesaret, "Bir haftada İstanbul'u alıp Türkiye'yi haritadan sileriz." diyen düşmanların emellerini boşa çıkarıyordu. Hem de düşmanın elindeki gelişmiş teknolojiye meydan okuyarak...

Çünkü onlar, şehitlik gibi büyük bir makama ulaşmayı en büyük meziyet ve Allah'ın en büyük lütfu kabul ediyorlardı: "Allah yolunda öldürülen (şehitler) kimseler hakkında "ölüler" demeyin, fakat siz (bunu) anlayamazsınız.” (Bakara: 154)
Merhaba arkadaslar, dun 18 Mart canakkale destaninin yazildigi gun... Dun Akra'da Irfan saati programinda Canakkale'de Turk kadinin nasil calistigi, canini evladini bu ugurda nasil feda ettigini isimleriyle yasanan olaylari anlatirken gozyaslarini tutmanin imkani yok. Dinlemenizi tavsiye ederim. Bastigimiz topraklarin ne kadar kiymetli oldugunu insan daha iyi farkediyor. Yazacak sey o kadar cok ama kelimeler yetersiz...
Tum sehidlerimizin ruhlarina Fatiha...

Tuesday, March 06, 2007

PIZZA


Merhaba arkadaslar, coook uzun bir aradan sonra ancak bloga birseyler ekleme firsati bulabildim,aslinda eklenecek cok sey var ama ya resimleri iyi degil yada tarifler elimde degil. Bu pizza da cok begendigimiz bir tarif. Hicbir zaman pizza yaparken hamurun pisip pismediginden emin olamamisimdir, bazen cok piser, bazende hamurumsu kalir, en tedirgin yaptigim ve cogunlukla da olmaz diye yapmadigim tariflerden. Bu goruntusu kadar tadi da leziz pizzanin tarifi soyle:
Hamuru icin, 2 normal su bardagi sut, 1 cay bardagi siviyag, 1 tatli ks tuz, 1 tatli ks. seker, 2 tatli ks. maya, aldigi kadar un. Ele yapismayacak ama en yumusak olacak sekilde 3-4 cup arasi un alir. Hamur kabarirken arzuya bagli ust malzemeleri hazirliyoruz. Zeytin , mantar, sucuk, sosis, misir, tursu vs. agiztadiniza ve evdeki malzemelere gore koyuyoruz.
Hamuru tepsimize ince bir sekilde yayiyoruz, uzerine sogan salca ve domates ile pisirdigimiz sosu yayiyoruz. Bu sekilde firina verip 350 C (170 C) de 15 dk. kadar pisirip, cikarip ust malzemeleri yayiyoruz, ve tekrar 10-15 dk. kadar pisiriyoruz. Son asama da uzerine kasari serpip tekrar kasar eriyene kadar firina veriyoruz. Sonra da afiyetle yiyoruz.